2 Nisan 2024
İbni Haldun kimdir, nedir, nerelidir?
Kısaca 14.yy’da Tunus topraklarına düşmüş sayısız âlimlerden yalnızca birisidir. Henüz yirmili yaşlarında devlet kâtipliğine getirilen, kâh siyasal düşünceleri uğrunda hapisler yatan kâh tekrar devletin en üst mertebelerine gelen, Adalet Bakanlığı, sır kâtipliği, sefirlik gibi makamlara erişen, sonunda Bicaye’de (Kuzey Cezayir’de bir vilayet) haciplik (baş vezirlik) makamına kavuşan Müslüman bir ilim insanı.
O, herhangi bir zamanda, herhangi bir ülkede, herhangi bir zihin tarafından yaratılmış en büyük tarih felsefesinin sahibi.1
Gelelim konumuza.
Coğrafya Kaderdir. Kulağa hoş ve mantıklı geliyor. Aslında ilk duyduğumda aklımda canlanan coğrafi konumdan ötürü sahip olunan, olunmayan doğal kaynaklar geliyordu. Hatta öyle ki bu sözün altında illaki bir neft lafzı yatıyordur demiştim. Yanıldım mı? Bence hayır. Eksik mi? Evet, çok eksik. Gelin hep beraber bu eksik düşünceyi tamamlamaya ve bu derya âlimden bir damlasını almaya çalışalım. Âlimin sözünü ikiye ayıralım ve analiz edelim.
Birincisi coğrafya. Konumu, iklimi, tabiatı, doğal kaynakları ile birlikte yaşanılan mekânı kast ettiği kadar o coğrafyadaki her türlü beşeri oluşumu, birikimi ya da mirası da kapsamaktadır. Yani bu sözdeki esas olan coğrafya, siyasal, toplumsal, kültürel düzenleri ve bunların birbiriyle etkileşiminin oluşturduğu sistemi anlatır. Aynı zamanda hava ve iklim şartlarının insanın fizikî yapısı, rengi, ahval ve ahlâkı üzerindeki tesirlerinin altını çizer. Hatta öyle ki Rusya coğrafyasının soğuk hava şartları ile insan yapısının gözle görülür bir benzerliği olduğunu, çöl bedevileri sürekli deve eti ve sütü yiyip içtikleri için deve hayvanın sabrıyla bedevilerin kişisel özellikleri arasındaki benzerliği, denize kıyısı olan ülkelerle olmayan ülkeleri kıyasladığınızda gelişmişlik düzeylerinin bariz farklarını veya kuzey yakasındaki insanların beyaz tenli, güney yakasındaki insanların siyah tenli, orta yakadaki insanların bronz tenli oluşumunu bile İbni Haldun’un savını kanıtlamak için örnekleyebiliriz.
Nerede doğarsak oranın kirine, çerçöpüne batar, oranın suyuyla yıkanır, oranın güneşiyle kavruluruz; oranın iklimi biçimlendirir geleceğimizi.2
İkincisi kader. İlahi kudretin insan hayatını onun iradesinden bağımsız bir şekilde kurgulaması ve insanı o kurgunun esiri etmesine kader denir. Evet, bunu hepimiz biliyoruz ancak İbni Haldun’un bahsettiği kaderle bizim kastettiğimiz arasında ciddi farklar var. Bu sözün altında yatan ise tarihe ve topluma yön veren yasaların değişmezliğidir.
İbni Haldun’a göre kader, doğumdur. Doğum bizden bağımsız olarak gerçekleşen ana rahminde değil evvellerin evveli Kalü Belada planlanmıştır.
Kaderi uygulayan insan, kaderi yaşatan coğrafya, kaderin düzenini oluşturan ise Yaratan’dır. İşte kader ve coğrafya unsuru burada birleşir.
Ahmet Mert İzmir
Öğrenci Kürsüsü – Uludağ Üniversitesi
1. Tarih Bilimci Arnold Joseph Toynbee’nin İbni Haldun adına söylediği bir sözü.
2. Muhsin Kızılkaya/Haber Türk 06.09.2015
“Coğrafya Nedir? Coğrafya Kaderdir” İbni Haldun (Ahmet Mert İzmir)
Yorum Yaz