Öğrencilik ile ilgili olarak Öğrenci Kürsüsü’nden tekrar seslenmek istedik. Lise eğitimi, yalnızca ilköğretim ikinci kademeyi bitirenlere verilmiş bir haktır ve söz gelimi lise bitirmiş veya üniversitede okuyan veyahut da üniversite mezunu bir şahıs bu eğitimi alamaz. Liseyi önceden okumuş birisi neden tekrar okumak istesin ki? Ancak bir kez daha imkân verilse, binlerce üniversite öğrencisi bir kez daha lise okumak, farklı okullardan mezun olmak veya değişik bir alan tercihi yapmak isterdi. Bu sebeple elinizde bulunan fırsatı iyi değerlendirin ve sonrasında da pişmanlık yaşamayın.
Biraz komik bir söylem olabilir ancak öğrencilik otobüste, trende, gemide, metroda indirimli yolculuk yapabilelim; sinemayı tiyatroyu ucuza seyretsin diye oluşturulan bir sistem değildir. Öğrencilik, hayata tutunabilmek, ben varım diyebilmek için gerekli yaşam bilgilerini öğrenme işidir.
Öğrenci, “Ben niye çatılarına göre fiilleri, karekök almayı, periyodik cetveli, Mezopotamya Uygarlıkları’nı, endoplazmik retikulumun görevini bilmek zorundayım?” dediğinde farkında olmadan, “Ben dünyadaki yaşanan kültürü, bilimi paylaşsam ne olur paylaşmasam ne olur?” diyordur. Bunu diyenin daha sonra bilimsel kavramların niye Türkçe olmadığını sorgulama hakkı da yoktur. Bilimi öğrenmeyi talep etmeyen bir toplum bilimsel buluş yapan da olamaz çünkü.
Profesyonel öğrenci, öğrencilik ‘mesleği’ konusunda gerekli becerileri ve bilgisi olan kişidir. Profesyonel öğrenci, nasıl öğreneceğini öğrenmiş olandır. Herkese verilen, her öğrencinin kullanmış olduğu kaynakları daha anlamlı değerlendirendir. Kendi öğrenme tarzını belirlemiş dinleme yeteneği kazanmış, etkili not tutabilen, doğru sorular sorabilen, planlı çalışandır. Hangi öğrenme grubuna girerse girsin, görsel işitsel ve dokunsal öğrenme stratejilerini iç içe ve bir bütün olarak kullanabilendir.
Öğrenme tekniğinizin iyi olması duyularınızı öğrenme sürecine ne kadar kattığınızla ilgilidir. Görsellik önemlidir, çoğu kişi birincil olarak görsel öğrenme tekniğine sahiptir zaten. İşitsellik de gereklidir ama hiç timsah görmemiş birine timsahı anlatmayı deneyin. Dokunsallık da diğerleri kadar önemlidir. Hayatında hiç karpuz yememiş birine karpuzun tadını tanımlayın. Sözcüklerin manasını ses tonlaması değiştirir. Örneğin yalvarır gibi “lütfen” demekle emreder gibi “lütfen” demek oldukça farklı anlamalara gelir. Ses tonu; duygular ve düşüncelerle beslenir. Öğretmeninizin de ses tonlamasından aktarılan bilginin ne derece önemli olduğunu hissetmeniz mümkündür.
Bazı öğrenciler, “Ben dersi derste öğreniyorum daha sonra çalışmama gerek yok” der. Bu öğrenciler ‘anlamak’ ile ‘öğrenmek’ arasındaki farkı henüz kavrayamamışlardır ve aynı kişiler o çok öğrendiklerini iddia ettikleri konuların sorularını sınavda yapamazlar. Oysa bir konu kitabın, öğretmenin… sözcüklerinden farklılaşarak sizin sözcüklerinizle tanımlanıyorsa fakat o zaman öğrenilmiştir. Ancak dersi derste anlamak öğrenmeyi kolaylaştırır. Öğretmeniniz konunun önemli kısımlarında yavaşlar, kelimelerinin vurgusu artar, sesi canlanır. Öğretmeninizin sözcüklere yapmış olduğu vurguyu siz de satırları çizerek yapabilirsiniz.
Derslerden iyi notlar almak için not tutmalısınız. Tuttuğunuz notlar ne kadar anlaşılır olursa öğrenme kaliteniz de o kadar artar. Öğretmenin ağzından her çıkanı yazmak not almak değildir. Yazdıklarınız daha sonraki tekrarlarınızda hatırlatıcı kelimeler, cümleler şekiller içermelidir. Not tutarken kelimelerin boyutunu değiştirmek işe yarar çünkü küçük ve büyük puntolar dikkat çeker. Konular, kavramlar arasındaki ilişkiyi anlatan çizgiler oklar kullanmak hatırlamayı ve ilişkilendirmeyi kolaylaştırır.
Eğitim kurumlarında uygulanmakta olan müfredat yılların deneyimlerinden imbiklenerek ve eksiklikleri devamlı düzeltilerek belirlenir. Konular ortalama bir öğrencinin kavramasına yöneliktir ve esasında ‘zor konu’ yoktur.
Her bir dersin işlenen herhangi bir konusu, bir önceki bilgiler grubuna dayanır. Bu sebeple daha altta yer alması gerekli olan konular zayıf ise bir sonrakiler de yeteri kadar oturmayacaktır. Bu sebeple 9, 10 ve 11. Sınıflarda 45’i doğrultup 12. Sınıfta hem 12. Sınıf derslerinden geri kalmamak hem de üniversite sınavına hazırlanmak yerine her sınıfın dersini ilgili yılında öğrenmeye çalışmak çok daha akıllıca bir sınav stratejisidir.
Doğru Otur İyi Öğren!
Çalışırken iki büklüm oturmak dolaşım sistemini engeller bir süre sonra öğrenci yorulduğunu hisseder. Öğrenciler bunu “Beynim yoruldu” biçiminde ifade etse de esasında yorulan vücuttur ve bu sebeple de beyin, öğrenme konusunda isteksizlik göstermektedir.
Yatarak ders çalışılır mı? Eğer bir fiziksel engeliniz var ise tabii ki. Ancak yatarak ders çalışmanın veya soru çözmenin iki temel sakıncası vardır: Birincisi, şu ana kadar yatmak ile uyumak ilişkisine alışmış olan beyin bu ilişkiyi yine kuracaktır. Bu da bir süre sonra kaçınılmaz olarak uykunuzun gelmesi demektir. İkincisi ise vücut ve beyninizi yatarak en iyi verim almaya alıştırdığınızda sınavda bunu yapamayacak olmanız sebebiyle veriminizi düşecek olmasıdır.
Müzik dinleyerek ders çalışılır mı? Bu konu da oldukça farklı görüşler mevcuttur. Benim görüşüm ise bu meselenin cevabının herkese göre değiştiğidir. Eğer ders çalışırken müzik dinlemek sizi rahatsız etmiyor aksine odaklanmanızı sağlıyorsa neden olmasın? Yine de dikkat edilmesi gerekli olan husus, özellikle soru çözerken müzik dinlemeye ihtiyaç duyan kişilerin müzikten yoksun olacağı gerçek sınav anında ne yapacaklarını düşünmeleridir.
Özellikle günümüzde iyice alışmaya başladığımız uzaktan eğitime dair bilgilendirici bir metin okumak istersen linke tıklayabilirsin!
Öğrenci Kürsüsü Editör
Bilinçli Öğrenci Olmak
Yorum Yaz