Ülkemizdeki feminizm anlayışı ile ilgili düşüncelerimin ne olduğunu sizlerle paylaşmadan önce feminizmin ne olduğunu açıklamakta fayda var. Feminizm genel anlamıyla “kadınların erkekler ile eşit olma mücadelesi” olarak tanımlanabilir. Eşitlikten kastımız kadınların eğitimden yönetime, iş alanlarından sağlığa, sosyal haklara ve daha birçok konuya karşı erkekler ile aynı haklara sahip olma isteğidir-en azından olması gereken öyledir-
Feminizm hareketleri ilk olarak 8 Mart 1857’de Amerika’nın New York kentinde tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadının düşük ücretlerini, uzun çalışma saatlerini ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için grevler yapması* ile başladı. Daha sonra bu hareketleri 8 Mart 1857’de New York’ta başlayan kadınların haklarının kazanılması ve kadınların birlikteliği mücadelesinin her yıl Kadın Günü olarak kutlanmasını kararlaştırdılar.* Bunun gibi birçok hareket ile dünyada kadınların da erkekler ile aynı haklara sahip olabileceği anlayışını aşılamaya çalıştılar.
Ülkemizde ise feminizm akımının en popüler olduğu zamanlar 2017 yılında başladı. O zamana kadar feminizm yok muydu? Vardı tabiki ama bugünkü kadar popüler değildi. 2017 yılında feminizm savunucusu çeşitli sosyal medya hesapları ve kanalları açıldı. İlk başlarda bu sayfaların işleyişi gayet güzel ilerlerken, feminizm akımı da popüler kültürün etkisine girmekten kurtulamadı. “Bayan değil kadın diyeceksin!”, “Kadın peçetesi değil ped!”,”istediğimi giyerim, istediğim saatte dışarı çıkar, istediğimle birlikte olurum. Sanane!…”. Tebrikler(!) çok güzel feminist oldunuz. Feminizmi sadece birkaç eksen etrafında toplayan insanlar yüzünden feminizm akımı ülkemizde hakettiği yeri bulamıyor. Bunlar yetmezmiş gibi sevip sevilemeyen, hiçbir ilişkisi istediği gibi yürümeyen, aradığını bir türlü bulamayan kadınların bazıları feminizm adı altında erkek düşmanlığı yapmaya başladılar. Yıllarca parası olan erkeklerle gezip, sevgilime almak istediğim ucuz sayılamayacak hediyeye “ Bu hediyeyi ben olsam sevgilime özel günlerde değil de günlük hediye niyetine alırdım” diyen sevgili arkadaşım da bir anda feminist oldu ve “Bayan değil kadın! Bayan servet tüketen demek.” Demeye başladı. Mini etek giyip istediği saatte dışarı çıkanlar ise kendini güçlü sanmaya… Yanlış anlamayın! Ben kimsenin giydiğine, ettiğine karışıyor değilim. Haddime de değil zaten. Ben kendini feminist sanan feminist bozuntularına sesleniyorum. Birçoğu giydiği kıyafetin, Dışarı çıktığında üzerine süründüğü parfümün parasını bile kendi kazanamazken çeşitli ortamlarda feminist ve güçlü bir kadın olduğunu iddia ediyor. Bu durum tek kadınlara mahsus değil tabiki. Erkeklerde de alkol ve sigara içince adam olduğunu sanan tipler var fakat erkekler şuan konumuz dışında olduğu için değinmiyorum. -konuyu çok dağıtıyorum. Uzun zamandır yazı yazmamama verin-Gerçek feminizm bu değil arkadaşlar. Gerçek feministler de bu kafayla hareket eden insanlar değil!
Gerçek feministler her alanda erkekler ile eşit olduğunu kanıtlayabilen kadınlardır.. En ağır işlerde bile… Yeri gelince sanayide çalışan, yeri gelince inşaatın tepesinde… yeri gelince otobüs şoförlüğü yapan ya da pilot olup uçak uçuran, hamallık da yapan yerine göre. Bu tarz ağır işleri yapan birçok kadınımız var tabiki fakat bu davranışları yapan kadınların birçoğu feminizm kavramından habersiz, sadece geçim amacıyla tüm bunları yapıyor. Ben hiç sanayide tornacılık yapmak için can atan bir feminist görmedim ve sanırım görmemeye devam ettikçe kadın erkek eşitliği adına boşa kürek çekmeye devam edeceğiz.
KAYNAKÇA:
• https://oned.io/h/264457
• kadinmagazin.net
FARUK YEŞİLYURT
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ/SİYASAL BİLGİLER FAKÜLTESİ
Ülkemizde Feminizm (Faruk Yeşilyurt)
Yorum Yaz